Suyu cildinize hapsedin

Cildinizin en üst tabakası tıpkı elma kabuğu gibi su geçirmez bir kılıftır. Ciltte meydana gelen hasarlar nemin dışarı çıkmasına ve bu da ciltte daha fazla nem kaybı yaşanmasına sebep olabilir

İnsanlarla ‘Su Prensibi’ ile ilgili konuştuğumda genelde kadınlar tarafından bana sorulan ilk soru, “Vücutta su tutmanın neresi iyi olabilir ki?” oluyor. Bu sorunun nedeni, çoğu insanın hücrelerin içerisindeki su (hücre içi sıvı) ile hücrelerin dışındaki suyu (hücre dışı sıvı) karıştırmasıdır. Hem hücre içi sıvı, hem de hücre dışı sıvı; cilt için faydalı olsalar da fazla hücre dışı sıvı sağlıksız olabilir ve çoğunlukla çekici gelmez. Mesela gözaltlarındaki torbalar, karın ve ayak bileklerindeki şişmeler fazladan hücre dışı sıvı birikimine örnektir. Bu, vücudun suyu doğru şekilde idare edemediğinin ve aynı zamanda hücre zarlarında hasara yol açtığının göstergesidir. Bu hasar; damarlar, kalp, cilt, karaciğer veya kaslar dahil olmak üzere herhangi bir yerde ortaya çıkabilir. 

PASLANMIŞ BORU GİBİ 
Şişmiş ayak bilekleri genelde dolaşım bozukluğuna işaret eder. Damarlardaki zayıflık, kalp problemleri ve hatta bir pozisyonda otururken damarlara fiziksel baskı uygulanması nedeniyle kan, bacaklardan kalbe etkili bir şekilde dönmeyi başaramaz. Bunun yerine bacakların yere yakın olan bölümünde birikme gösterir. Kandaki su; tıpkı ince, paslanmış borularda olduğu gibi damar duvarlarından içeri sızar. Deri altındaki dokularda birikme gösterir. Bununla beraber bilekler ve ayaklarda şişkinlikler meydana gelir. 

EN ÜST KISIM SUYU GEÇİRMEZ 
Cildinizi nemlendirmenin iki yolu vardır. Biri; derin tabakaları, dokuları suya doyurmak ve gelişmekte olan hücreleri desteklemek. Diğer yol ise, bariyeri onararak cildin üst katmanlarındaki su buharlaşmasını ve atmosfere su kaçışını engellemek. Cildin en üstündeki ölü hücreler, damdaki kiremitler gibi birbiri üstüne yapışık halde alttaki epidermis hücrelerini korur. Buradaki hücrelerin toplamı da yüzde 70 sudan oluşur. Bu ölü hücreleri çevreleyen yapısal lipitler, hücrelerin yerinde tutulmasını ve suyu muhafaza etmelerini sağlar. Bu yapısal lipitler; serbest yağ asitleri, seramid ve doğal nemlendirici etkili maddelerdir. Cildinizin bariyer fonksiyonunu anlayabilmek için, vücudunuzun bir elma olduğunu hayal edin. Elmanın kabuğu alttaki diri eti nemli tutar, hava ve çevreyle karşılaşmasını önleyerek kurumamasını sağlar. Cildinizin en üst tabakası tıpkı elma kabuğu gibi su geçirmez bir kılıftır. Havayı dışarıda, suyu ise içeride tutarak hücrelerin sıvı ile dolu kalmasını sağlar. Elmanın kabuğu kesildiğinde ya da zarar gördüğünde, içi kurumaya ve havayla temas eden tarafın rengi kahverengiye dönmeye başlar. Elmanın kabuğunda meydana gelen soyulma ya da kesik, görünmeyecek kadar küçük bile olsa alttaki kısımda renk değişimi (kahverengiye dönme) meydana gelir. Cildinizin yüzeyinde meydana gelen hasarlar; nemin dışarı çıkmasına, bakteri, tahriş edici yabancı madde ve serbest radikal gibi cilt yapısına zarar veren maddelerin ciltte daha fazla nem kaybı yaratmasına sebebiyet verir. 

KOLAJEN BULUNUR 
Epidermisin altında yer alan dermiste, cilde canlılık veren kolajen ve elastinler bulunur. Elbette burada bir de lif yapan fibroblastlar vardır. Bu lif ağ örgüsünü çevreleyen jölemsi materyalde de besin içerikli maddeler ve tabii ki su vardır. Bu jölemsi materyal içerisinde, görevleri suyu çekmek olan önemli moleküller bulunur. Bu hidrofilik, yani suyu çeken moleküllere GAG adı verilir. GAG, glycosaminoglycan’lara verilen kısa isimdir. Bunlar protein ve şeker zincirlerinden meydana gelen büyük moleküllerdir. Suyu çeken bu moleküllerden en önemlisi hyaluronik asittir. Tüm vücut dokularında bulunur ancak tüm miktarın yarısı ciltte depolanır.

SU ORANI ARTINCA DERİ YENİLENİYOR
Deri hücrelerindeki suyu artırmanın yollarından biri, vücuda glukosamin gibi hammadde takviyeleri yaparak hyaluronik asit gibi suyu çeken molekül üretimini sağlamaktır. Ciltteki suyun miktarını artırma sürecinde cildin yenilendiğini keşfettim. Bu, şu şekilde olur: Dermiste su varsa, daha kalın ve yumuşak olacaktır. Ayrıca dermiste bulunan damar, sinir ve bezler gibi yapıların hücreleri iyi şekilde nemlendirildiğinde, en yüksek kapasitede işlev görecektir. Bu da daha sağlıklı bir cilt oluşumudur. Üstelik dermis, gerektiğinde epidermisin kendisinden su alabilmesi için bir sünger gibi suyu emerek bünyesinde tutar. Aynı zamanda dermis içerisinde bulunan ter bezleri, yağ bezleri ve damarlar gibi önemli yapılar için de su deposu görevi görür.